1987 genel seçimlerinde Erzurum'da bir köyde mecburi hizmetteyim.
Köy 30 hane. Suyu yok. Kışın kar nedeniyle yolu kapalı ve çoğu zaman aynı nedenle elektriği de yok. Köyde bir ilkokul ve bir öğretmen lojmanı var. Gelen ikinci öğretmene köylüler köy içinde tuvaleti bile olmayan bir yeri astronomik fiyata kiralamaya kalkınca onu da kendi lojmanima aldım hiç tanımadigim halde. Oralarda can yoldaşı lazım. Öğretmen de kafa dengi çıktı şansıma. Şans da nasıl bir şanssa artık oralarda, o koşullarda!
Benim lojman abartmiyorum yıkık dökük bir odunluk kivaminda ve tek bir odayı ancak sobayla ısıtabiliyoruz. Örneğin mutfakta ne bıraksak gece donuyor. -30 lara varan soğuklarda iki gencecik adam hücre büyüklüğünde daha doğrusu küçüklüğünde bir odaya tıkışıp soba esliginde sohbet ederek, kitap okuyarak günlerimizi geçiriyoruz.
Seçim günü seçim sandığı sağlık ocağına kuruldu. Biz de sandık görevlisi olduk istemeye istemeye.
Seçim bitti oylar sayıldı. Oy dökümü aşagi yukari şöyle; o zamanın parti isimlerini yanlış hatirlayabilirim ama...
80 Refah, 75 Mçp, 30 Dyp, 2 Shp, 2 Dsp
Sözde gizli oy! Shp ye kimin oy attığı belli. Köylüler hemen çözdü. Shp'ye bu köyde kim oy vermiş olabilir ki, doktor ve öğretmenden başka. Biz de onayladık hemen zaten.
Fakat Dsp'ye yani Ecevit'e oy atan iki kişiyi bulamadılar. Köy bir hafta istihareye yattı. Bir haftanın sonunda muhtara rastlayinca "Noldu? Bulabildiniz mi o iki kişiyi?" diye sordum.
"Ya" dedi. "Izzetmiş. Allahın delisi. Karısına da verdirmiş."
Opmerkingen